Seyit Ali Oruç

Kibrin Oyunu – Zillet mi? Özgürlük mü?

Şahlar devrilirken elbette piyonlar hareket edecek. Döngü tamamlanacak, basit insanlar ölüp birer basamak olacak ki o basamaklarla daha üstlere ulaşılsın. Tabi burada basitlik kavramını düşünmeniz gerekir. Makam ve mevki demiyorum size, para ve güç de değil, sizden istediğim düşünmeniz. Basit bir insan mısınız yoksa yeri geldiğinde basamağın sonunda zirvede bekleyen biri mi? Ben bir örümceğin özenerek yaptığı evine benzetirim kendimi, bir gecekondunun duvarında ya da bir gökdelenin çatısında bu hiç fark etmez. Burada basitlik kavramı çıkar işte karşınıza ve burada karşılaşırsınız benimle. Evimin kapısı herkese açıktır hatta öylesine açıktır ki din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet aramadan buyur ederim herkesi. En zengini kıskandıracak kadar varlıklı, en fakiri şükrettirecek kadar yoksulum fakat hepsinden önemlisi ben sizin görünmez tuzağınızım. Takılıp kalırsınız bana, saplanırsınız, kurtulmaya çalıştıkça daha da derine gidersiniz. Kurtulmak aklınıza geldiğinde ağlarla sarılı bir yorgunun, gözleri kör edilmiş bir dilsizin ve bütün hayatı elinden alınmış bir zavallının çabasıdır artık çabanız. Şimdi ben kim miyim? Neden mi anlatıyorum size kendimi, küçük beyinlerinizde deşifre mi oluyorum? Deşifre olmak benim için sadece bugün sorun. Nasıl olsa yarın en ufak bir kızgınlıkta nasıl olsa her şeyi unutacak ve yine dost olarak beni seçeceksiniz. Siz busunuz insanoğlu, sadece bu kadar düşünebilirsiniz. Ben sizin küfredip, gözyaşı döküp, öç alıp sonra koynunda ağladığınız ya da güldüğünüz gücüm. Bugün en büyük dostunuz, yarın azılı düşmanınız, sonraki gün en güvendiğiniz şey, ertesinde pişmanlığınızım.

Benim başlangıcım kendi sonunuzdur.