Hayatı nasıl
anlamlandırırsınız? Sizce hayatın anlamı nedir ve siz bu hayatın neresinde,
hangi duygularla, nasıl bir arayış içindesiniz?
Bazen gittiğimiz yolları tarif
etmek zordur. Çünkü bazen biz bile nereye gittiğimizi bilemeyiz. Kimi zaman
“Alıp başımı gidesim var!” derken bile belli bir hedefimiz yoktur. O an gitmek
isteriz sadece. Yürekten gelen manevî duygular da böyledir. O anda taşıp gelir.
Daha biz nereden nasıl geldiğini anlamadan yerleşir yüreğimizin tam ortasına.
Merkezi olur hayatımızın birdenbire.
İlk başta bir şaşkınlık ifadesi
olur yüzümüzde, nereden, nasıl geldiğini, ne şekilde geldiğini anlayamadığımız
tarifler karşısında. Sonra duruluruz biraz anlamaya başlar, sakinleşiriz. Peki
sonra?
Eğer içimize işledi ise tadını
çıkarmaya karar veririz bu tarifsiz duyguların. İçimize daha da sinsin diye
yüreğimizden akan duyguların en saf haliyle kendimizi bile tanıyamayacak şeyler
yapıveririz. Biz bile şaşırırız kendimize. Duygular öyledir ki insanı çepeçevre
sarıverir ansızın. Sadakat, sevgi, saygı, güven, bağlılık gibi... Bunlar en
önemli anahtar kavramlardır ilişkilerde. Öte yandan en güzel manevî duygulardır
yaşatılabilirse.
Gün geçtikçe kaybolan
değerlerimizi tekrar yaşatmak, bir de aşkı bulduysak yeniden yeşertivermek bu
güzel duyguları… Sadece sevdiğinin gözlerine bakabilmek, onda kendini
bulabilmek pek çok kişinin elde edemeyeceği erdemlerdir.
Ben aşka dair tüm hisleri, tüm
maneviyatı, tüm renkleri yaşatmaya çalıştım bu “Tatlı Rüya”da. Siz hayata
neresinden bakıyorsunuz veya hayatın neresinde duruyorsunuz bilemem, ama
duyguların en saf halinde, aşkın en tatlı yerinde ve manevî değerlerimizin en
can alıcı noktasında durmanızı diliyorum. Tüm güzellikler (dış değil, iç
güzellikler) sizinle olsun.