Çakan
şimşeklere aldırış etmeden, ne olup biteceğinden bihaber ölüme yürürcesine
yürüdü adam. Bir kez bile kafasını yerdeki biriken su göletlerinden kaldırmadı.
Bu ne bir ter ne de bir kandı; yüreğinin yansıması adeta gökten üzerine
yağıyordu. Her adım attığında gökten savrulan yağmur tanelerine uzadı. Nereye
baksa kalbini adadığı kadını görmekten kendini alıkoyamıyordu. Sonunda
kafasını göğe kaldırdı ve semada bir simaya rastladı. Mantığı “yine mi” dese de
yüreği şükrediyordu. O an farkına vardı adam, bu Yaradan’dan ona bir lütuftu:
“Vazgeçtiğiniz değil, kaybettiğiniz birinin ancak
siluetini gördürür yüreğiniz size.”