Alaattin Bayram

Bir Zihnin Günlüğü

Rüyaların büyüsü bizi hep şaşırtmıştır. Bu şaşkınlığı üzerimizden atmak için çalışıp şu noktaya ulaştık: Rüya geçmiş yaşantıların birikip taşması ile oluşuyor. Bu bir nevi geçmişi bir kez daha ama başka geçmişlerle bir arada yaşamaya benziyor. Bu mantıkla şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor: Görmediğini rüyanda göremezsin. Rüyanda gördüğümüz her şeyi daha önce görmek zorundayız. Bu mantığa karşı çıkmamakla beraber eksik olduğunu belirtip yeni bir fikir eklemek amacındayız. Rüya elbette deneyimlerin depolanması ile oluşur. Ancak burada insan pasif değildir. İnsan her an düşünce halindedir. Düşünürken de bilinçaltına başvuruyor. Gündelik hayatta bunu sık sık yaptığımızı düşünüyoruz. Hangi düşüncemizin geçmişten bağı kopuk olabilir ki? Tecrübe geçmiş değil midir? O zaman rüyaya şöyle bakabiliriz: Geçmişin ve geleceğin aynı anda düşünüldüğü yoğun trans hali. Bu trans öyle yoğundur ki kişi; düşünen değil düşüncede beliren olur. Düşüncesinin kaynağı olduğunu, düşüncenin içinde unutur.