Cemil Sarıkaya

Ihlamurun Gözyaşları

Birden dışarıda minik tıkırtılar duyulur, ada da sessiz bir son bahar yağmuru başlamıştır. Kaya soluk bir fotoğrafa bakar sonra fotoğrafın arkasını çevirir orada “Osman ve Teodor-Büyükada ıhlamur fidanı” yazısı altında da “10 Mart 1951” tarihi vardır. Fotoğrafı Zühal’e doğru uzatır.

 

-Bak Zühal büyükbaban.

 

Zühal fotoğrafa baktıktan sonra acıyla fısıldar.

 

–Ben bu ıhlamur ağacını oraya büyükbabamın diktiğini biliyordum... Demek bu da yalan...

 

Kaya Zühal’in sözünü keser, elinden tutar, onu kapıya doğru götürür, kapıyı açtığında dışarıda her şeyi usulca temizleyen yağmura ve parlayan güneşe bakar, Zühal’i sıkıca sarar.

 

–Hayır, böyle düşünme önemli olan ıhlamur ağacının yaşıyor olması. Bak güneşin izniyle, ona rağmen yağan yağmur bu güzel ağacın yapraklarından nasıl kayıyor görüyor musun?

 

Zühal bir iç çeker.

 

–Evet aşkım, çok güzel.

 

Kaya devam eder.

 

–Bizim yüreğimizdeki tüm acılar gibi, bugün o ağaç da yıllardır bedenini rahatsız eden sırlardan kurtuldu. Yapraklarında parlayan ıslaklıklarda mutluluğundan. Biz nasıl mutluluklarımızda gözyaşı döküyorsak bu gördüklerin de ıhlamurun gözyaşları.