Özcan Subaşı

Sessiz Köy Issız Yayla

Durdukları yerden biraz daha aşağıda eskiden yayla evlerinin olduğu düzlük önlerindeydi. Sağlam tek bir ev bile kalmamıştı. Geride kalan sadece yıkılan duvarlardı. Onları karşılayan yaylanın sessizliği ve yıkıntıları olmuştu. Büyükçe bir taşın üstüne oturarak bu terk edilmiş, bomboş düzlüğü bir süre seyrettiler. Söz birliği yapmışçasına hepsi aynı anda “Buraların böyle kalacağı kimin aklına gelirdi?” dediler.

Oysa bir zamanlar burada bir yaşam ve bir canlılık vardı. Kimler gelip geçmişti buralardan. Kiminin dedesi, kiminin ninesi. Şimdi hiçbiri yoktu ve sanki bu yaylada hiç olmamışlar, sanki hiç yaşamamışlardı.

“Kaybolan medeniyetler işte böyle yok oluyor.” dedi Murat ıssızlığın ortasında...