Emine Kara Yunusoğlu

Sükût Lehçesi

Sevmek; belki bir gün birileri okur ve sevmeyi öğrenir deyip kimseye anlatamadıklarını kâğıtlara sırlamaktır. Okunan her yeni kitap, kişinin iç dünyasına keşfe çıkmaktır. Ruhunda saklı olan bir keşfe... Sükût eylemek, kâinatın diliyle konuşmak gibi. Gecenin gizemli suskunluğu gibi, güneşin şikâyetsiz her gün doğuşu gibi sessizce sükût eyleyen. Yağmurun bereketli sessizliği, meleklerin dokunuşundaki damlaların seslerindeki rayiha seyrü sefer eyleyen toprakla kavuşmanın sevincinde yayılan miski amber kokusunda gizlenen toprağın sükûtu gibi! Dinlemenin elzem olduğunu anımsatan! Canlı cansız tüm varlıklara kucak açan bulutların gözyaşlarındaki sükûtu, rüzgârın hizmet etmekten yorulmayan sesindeki sükûtu! Ya insanın sükutu, nasıl olmalı ve nasıl susmalı? “Konuşan diller susan kalplerin helakidir.” sözüne icabet ederek. Öyle ise denilmeli ki insana, fazla söz kalbi yorar konuşma, konuşacaklarının hepsi dinlenilmiş ve yazılmıştır melekler tarafından. Var gözüken yoka karşı, yok gözüken varın bilinmesi ile...