Suna Güler Daldal

Ödünç Zamanlar 2. Baskı

Alışılmış sitemlerimle tek başıma, kıpırtısız göl bakışlarına daldım. O, kendi kaderiyle barışık. Avını tutan kedi hınzırlığında gözleri. Alabildiğine acımasız, bir o kadar masum… Kahverengi lekelerle kaplı küçücük elleri, korkulacak kadar güçlü… Kimse kusura bakmasın sıra ondaydı artık, kaderin ipleri onda!”

 

“Ödünç Zamanlar” zamanın, her türlü suçlamadan aklandığı öykülerin yer aldığı bir kitap. Onun dilimlere bölünmesinden, aldığı şekillerden, renklerinden payımıza düşen sorumluluğu anımsatıyor. Öteden beri sığına geldiğimiz "Zamane" söylemindeki boşlukları göstererek irkilmemizi sağlıyor. Kabullenmekte zorlansak da onaylamak zorunda kalıyoruz. Yaşamdaki rolünü artık tamamladığını düşünebileceğimiz yaşlı bir kadın bozuyor bazen ezberimizi, bazen şaka yaptığını sanan genç bir adam, bazen küçücük kaprislerine yenilen bir çocuk! Sonuçtan hoşnut değilsek bu zamanın sorunu değil, ona vermek istediğimiz renklerin tonu.