Taner DURU

CONSTANBUL - Sultan´ın Gölgesi

1438

RUMELİ BOYLARI…

Öğle güneşi, Rumeli boylarının uçsuz bucaksız başak tarlaları üzerine düştüğü sırada, başakların rengi, güneşin ışığıyla adeta yeniden canlanmıştı. Ortaya çıkan hafif bir rüzgâr esintisi ise başakların yerlerinden kımıldamasını sağlıyordu. Binlerce başağın hareket etmesi ortaya seyre değer, güzel bir manzara çıkarmıştı. Doğanın bu güzel manzarası oluştuğu sırada, tepelerden aşağıya doğru inen bir toz bulutu göründü. Toz bulutunun içinden yıldırım gibi ilerleyen atlı, o kadar hızlıydı ki yanından geçtiği başakları, rüzgârının etkisiyle koparıyordu. Atın üzerindeki iri adam ise bir yeniçeriydi ve önemli bir haber ulaştırmak için acele etmekteydi. O sırada siyah pelerininin içinde küçük bir çocuğun korku dolu bakışları belirdi. Çocuğun saçlarını siyahın en koyu tonları kaplamış ve yüzü korkunun alacakaranlığına bürünmüştü. Henüz nereye gittiğinden habersiz, şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu. O sırada gözünden düşen birkaç damla gözyaşı onun hislerini ele vermişti.

Mehmet’in, Rumeli boylarında geçirdiği çocukluk günleri sona ermekteydi…