Mehmet SAĞLAM

GÜLÜMSEYİN ÇEKİYORUM

        “Kaptan! Usta! Birader! Ah, öyle ya, Şoför Bey! Beyli meyli konuşunca hemen bakıyorsun değil mi? Neyse, bizi indirir misin müsait bir yerde? Biliyorum şehir merkezine daha var fakat saatimiz tıkır tıkır işlediği halde zaman akmıyor, zamanın pili bitmiş olmalı. Zamanın pilini değiştireceğiz birkaç güzelliğe dalarak. Bilirsiniz ya, güzellikler içinde zaman su misali akar. Hayır, ne münasebet efendim? Tabii ki sizin yapmacık nefes alışverişlerinizle alakası yok; elbette sizin zamana değil de saatlere ayak uyduran, o renk uyumundan yoksun rengârenk dünyalarınızdan kaçmıyoruz, elbette efendim! Evet, burada inelim, size iyi yolculuklar.”