İsmail EMRE

KEF

Ben onu çok sevdim. Bir erkeğin bir kadını sevdiği gibi değil sadece, bir ümmetin peygamberine düşkünlüğü gibi sevdim. Ben onun her hâlini sevdim. Güldüğünde cennet bahçesini yaşatan, hüznünde semanın bulutlarına yaklaşan çehresini sevdim. Uyku mahmuru gözlerini, avuç içlerini, kaşlarını, kirpiklerini, dudağının kenarında fark edilmeyen küçücük benini sevdim. Cennet anaların ayakları altındaydı. Anamın ayağının altını öpmüşlüğüm vardı. Havva’mın ayağını öpmekse o teneşirde yatarken nasip oldu.  Ben onu öyle sevdim. Dilimde tek duamdı. Ben semaya kaldırınca ellerimi Rabb’imden yalnız onu diledim. Rabb’im bilirdi gönlümden dökülenleri. Semanın melekleri duama “âmin” derdi. Çünkü ben onu öyle çok sevdim. Dualarım yarım kalmadı. Gündüzümde, gecemde, işimde, düşümde hâlâ o var. Biliyorum ki bu dünya bir sürgün yeri ve benim dünya sürgünüm elbet bitecek. Ben onu ölümü özler  gibi  sevdim.  Ben  onu  çok  sevdim.